ASTROLOJİK AÇIDAN ANİMA-ANİMUS KAVRAMLARI


Günlük hayatta, pek çok kişi tesadüfen veya şans eseri âşık olduğuna inanır, hatta “ilk görüşte âşık oldum” der. Hâlbuki psikoloji literatürüne göre insanlar şans eseri âşık olmazlar, “kendilerine özgü bilinçdışı bir plan” doğrultusunda âşık olurlar.



Günlük hayatta, pek çok kişi tesadüfen veya şans eseri âşık olduğuna inanır, hatta “ilk görüşte âşık oldum” der. Hâlbuki psikoloji literatürüne göre insanlar şans eseri âşık olmazlar, “kendilerine özgü bilinçdışı bir plan” doğrultusunda âşık olurlar. Psikolojik açıdan değerlendirildiğinde, bilinçdışı planın şöyle olduğu görülmektedir: kişi mevcut ilişkisinde, daha önceki önemli ilişkilerinden kaynaklanan bilinçdışı çatışmalar ile ilintili çözüm üretmeye ve iyileşmeye çalışmaktadır. Bu planın etkili olması için; kişinin ebeveynleriyle benzer karakter özelliklerine sahip olan birini seçmesi gerekmektedir. Bir başka deyişle, mevcut eş “eski yaraları iyileştirmek için bir araç” olarak işlev göstermektedir.

 

Carl Jung, bu sürecin nasıl işlediği konusunda, faydalı bir model sunmuştur. İnsan kişiliğinin; “kontra-seksüel kişilik öğelerini temsil eden bilinçdışı içeriklere” sahip olduğunu belirtmiştir. “Anima”; bir erkeğin bilinçdışındaki kadın imgesidir. Anima’nın ilk yansıtıldığı kişi annedir. “Animus”; kadının bilinçdışındaki erkek imgesidir. Animus’un ilk yansıtıldığı kişi babadır. Jung’a göre, “Anima” veya “Animus”un karşı cinsten bir bireye yansıtılması “âşık olma” olgusundan sorumludur. “Anima” ve “Animus”; bilinçli kimlikten ayrışmış olan ve kişilik bütünlüğünün ortaya çıkması için bilinçli kimlik ile bütünleştirilmesi gereken, erotik enerji ile yüklenmiş olan imgelerdir.  Ancak bütünleşmenin oluşması için, Anima ve Animus’un ilk yansıtıldığı ebeveyni anımsatan bir kişiyle karşılaşmak gereklidir.

 

Özetle; bir kişide var olan psikolojik yaraların, kişinin aşk hayatında kendini açığa vurması muhtemeldir. Aşk bireyin iyileşmesi ve kişilik bütünlüğüne ulaşması için bir araçtır.

 

Bu kavramlar astrolojik açıdan değerlendirildiğinde: Kadındaki “Animus” ile ilintili olarak, bir kadının doğum haritasındaki Mars’ın ve Güneş’in durumunu (burç ve ev yerleşimi, aldığı açılar vb.) göz önünde bulundurmak mümkündür. Zira Mars ve Güneş, bir kadının kişiliğindeki eril kısım ile ilintilidir. Buna ek olarak, Güneş’in durumu, bir kadın ile babası arasındaki ilişkiye dair ipuçları sunmaktadır. Erkekteki “Anima” ile ilintili olarak ise, bir erkeğin doğum haritasındaki Venüs’ün ve Ay’ın durumunu göz önünde bulundurmak mümkündür. Zira Venüs ve Ay, bir erkeğin kişiliğindeki dişil kısım ile ilintilidir. Buna ek olarak, Ay’ın durumu, bir erkek ile annesi arasındaki ilişkiye dair ipuçları sunmaktadır.

 

Bir çıkarımda bulunulacak olursa; bir kadının haritasındaki Mars’ın ve Güneş’in zarar gördüğü durumlarda (rahat etmediği bir burçta veya kötücül bir evde yerleşmiş olması, dışsal planetler ile arasında zorlayıcı açıların olması vb.) veya bir erkeğin haritasındaki Venüs’ün veya Ay’ın zarar gördüğü durumlarda, söz konusu kadının veya erkeğin problematik bir aşk hayatı olacaktır. Bu tarz problematik durumlar söz konusu olduğunda, bireyin doğum haritasındaki astrolojik göstergelere dair daha fazla bilgi edinmesi ve “âşık olma mekanizmasının bilinçdışı planını” farkına varması, söz konusu bireyin aşk hayatını yeniden yorumlamasını ve anlamlandırmasını sağlayacaktır.

 

Bu kavramlar ilişkiler astrolojisi bağlamında ele alındığında ise; karşılaştırmalı haritalarda kadının haritasındaki Mars ve Güneş ile erkeğin haritasındaki Ay ve Venüs arasındaki açılar, “anima-animus” bağlantılarını ifade etmektedir.

 

Mars ve Venüs cinsellikle de ilintili olduğu için, kadının haritasındaki Mars ile erkeğin haritasındaki Venüs arasındaki olumlu veya olumsuz majör açılar bu iki kişi arasında “cinsel çekim” yaratacaktır. Bu noktada, üçgen ve altmışlık gibi olumlu içerikli açılar cinsel uyum içeren bir çekim yaratırken, kare ve karşıt gibi olumsuz içerikli açılar cinsel tansiyon içeren bir çekim yaratacaktır. Kavuşum ise; en güçlü cinsel çekimi ortaya çıkaracaktır. Mars ve Venüs arasında açı olmaması veya birbirini görmemeyi ifade eden yüz elli derecelik açı olması ise; cinsel çekimi ortaya çıkarmayabilir veya cinsel çekim ortaya çıksa bile cinsel yaşantıda krizleri ve sorunları gündeme getirebilir.

 

Güneş ve Ay arasındaki açılar ise; ilişki içerisindeki eril ve dişil dinamiklerin ve de anne-babalık tutumlarının uyumunu ortaya koyacaktır. Kadının haritasındaki Güneş ile erkeğin haritasındaki Ay arasındaki olumlu açılar çiftin anne-babalık tutumunun uyumunu ifade ederken, olumsuz açılar bu konudaki çatışmaları ifade edecektir. Güneş ve Ay arasında hiç açı olmaması veya yüz elli derecelik açı olması ise, ilişkinin hiç ortaya çıkmamasına veya ortaya çıksa bile bolca kriz ve sorun içermesine sebep olabilir. Söz konusu krizleri aşmak için, her iki tarafın da farkındalık kazanması ve ilişkiyi yürütmek için çaba sarf etmesi gerekecektir. Yeterli düzeyde farkındalık kazanıldığında ilişkideki krizlerin dönüşüm fırsatına çevrilmesi mümkündür.

 

 

Yazan: Barış ÖZKIRIŞ

 

RANDEVU AL