TARİH TEKERRÜR EDİYOR


Astrolojinin temel varsayımı; benzer gezegen döngülerinin, benzer olaylar ile senkronize olacağıdır. Yani tarihin tekerrür etmesi ile yakından ilişkilidir



Astrolojinin temel varsayımı; benzer gezegen döngülerinin, benzer olaylar ile senkronize olacağıdır. Yani tarihin tekerrür etmesi ile yakından ilişkilidir. Pek tabi ki bu tekrar birebir aynı şekilde olmaz, ama belli bir çerçeve içinde olacaktır. 2018 yılında yayınlanan “2020- 2040: Aydınlanma Çağı” kitabım için araştırma yapmaya başladığımda, dünya tarihinde Jüpiter ile Satürn’ün Kova burcunda kavuşmuş olduğu dönemlerde ortaya çıkmış olan olaylara odaklandım. Bu kavuşum en son 1405 yılında gerçekleşmiş idi. Ve ondan önceki kavuşumun gerçekleştiği 1345 yılını takip eden yıllardaki olayları incelerken, 1347 yılında önceden Çin’de başlamış olan kara veba salgınının Avrupa’ya gelmiş olduğunu fark ettim. Bu salgın birkaç yıl içerisinde Avrupa’da çok sayıda insanın ölümüne yol açmış ve Roma Katolik Kilisesinin imajına da büyük bir zarar vermişti. Bu kavuşum 21 Aralık 2020 tarihinde 615 sene sonra gerçekleşeceği için, kitabımda 2020 yılında ciddi bir salgın hastalığın tüm dünyayı sarabileceğini öngördüm. Kitabımda bu öngörüme şu satırlarla yer verdim:
“1333 yılında Satürn ile Plüton arasındaki karşıt açı ile eşzamanlı olarak Çin’de kara veba salgını başlamıştır. Satürn- Plüton kavuşumunun etkili olduğu 1348-1351 yılları arasındaysa Avrupa’da kara veba salgını milyonlarca insanın ölümüne sebep olmuştur.  Kara veba salgını aynı zamanda 1345-1365 yılları arasındaki temel konsepti belirleyen Jüpiter- Satürn’ün kova burcundaki kavuşumu ile senkronize olmaktadır. 2020 yılında Satürn- Plüton kavuşumu ile Jüpiter- Satürn kavuşumun her ikisinin birden gerçekleşiyor olması oldukça manidardır. Bu bulgu 2020 yılında bir salgın hastalığın dünyayı kasıp kavuracağına işaret ediyor olabilir.”
 
Nitekim bu salgın hastalık yine Çin’den dünyaya yayıldı, Avrupa’ya ve özellikle Vatikan’ın yer aldığı İtalya’ya büyük zarar verdi. Yani tarih kendini tekerrür etmeye başladı. Bu tekrar esnasında bazı insanların benzer hataları yaptığına da şahit olmaya başladık. Mesela 1345’li yıllarda kilisenin Katolik olmayan insanlara karşı olan önyargısının bir örneğini her Uzakdoğulu olanı potansiyel virüs taşıyıcı sanan insanlar gösterdi. Ve veba salgını döneminde kilisenin çok sayıda kediyi öldürmesinin bir benzerini İstanbul’da bir kısım insanın virüsün kediden insana geçtiğini sanarak kedilerini sokağa atmaları ile gördük. Yani tarih tekerrür ederken bence en mühim olan faktör insanların tarihten gerekli dersler alması ve aynı hataları tekrar etmemesi… 

 

2020 yılı sadece Jüpiter- Satürn kavuşumunun değil, aynı zamanda yaklaşık 33 yılda bir tekrar eden Satürn- Plüton kavuşumunun etkilerini taşıyor. Kitabım için Satürn- Plüton döngülerini araştırırken, bu döngünün dünyadaki yapısal sistemin değişimi, savaşlar ve salgın hastalıklar ile senkronize olduğunu gördüm. Örnek verecek olursam; Fransız devrimi, 1. Dünya Savaşı başlangıcı, Hindistan ile Pakistan’ın birbirinden ayrılması, İsrail’in kurulması, 1980lerdeki ekonomik durgunluk, AİDS hastalığının ortaya çıkması gibi mühim tarihi olaylar ile Satürn- Plüton kavuşumu paralellik göstermekteydi. Ayrıca 1348- 1351 yılları arasındaki kara veba salgınında da Satürn- Plüton kavuşumu mevcut idi. 12 0cak 2020 tarihinde bu kavuşum tekrar gerçekleşti ve bizler salgın hastalık ile yeniden karşı karşıya geldik. Pek tabi ki bu kavuşum aynı zamanda ocak ayında konuşulmuş olan 3. Dünya Savaşı riski ile de senkronize idi. 

Bu sene 05 Nisan, 30 Haziran ve 13 Kasım tarihlerinde gerçekleşecek olan Jüpiter- Plüton kavuşumunu araştırdığımda ise, bu kavuşumun çok sayıda insanın ölmesine sebep olan İspanyol gribi zamanında da üç kez gerçekleşmiş olduğunu gördüm. Bu grip üç dalga halinde gelerek insanlara ciddi anlamda zarar vermişti. Buradan yola çıkarak şu anda yaşanan salgının tepe noktasına Mart ve Nisan aylarında çıkacağını söylemek mümkündü. Zaten içinde bulunduğumuz dönem bu çıkarımı doğruladı. Yine tarihin tekerrür etmesinden yola çıkarak ikinci ve üçüncü dalganın Haziran ve Kasım aylarında olabileceğini söyleyebiliriz. Ancak tarih kendini birebir tekrarlamak zorunda değil. Zira şu anda teknoloji ve tıp çok ilerlemiş durumda. Bir aşının bulunması ya da güçlü bir ilacın bulunması bu tahmini tamamen değiştirebilir. Ayrıca Haziran ayındaki Venüs gerilemesi ile beraber gerçekleşecek olan Jüpiter- Plüton kavuşumu; ülkelerin ekonomik krizlerine, diplomasi ile sorunlara da işaret edebilir. Çünkü Jüpiter finans, umut, adalet gibi konularla yakından ilişkilidir. Plüton ise krizleri ve manipülasyonu anlatır. Bu ikisinin kavuşumu ekonomik krizleri, dünyadaki insanların umutları ilgili sorunları ve adalete yönelik krizleri de ifade edebilir. Aslında bu yıl boyunca hepimizin en önemli sınavı umudumuzu korumakla ilgili. Gerçeklerden kopmayarak umut etmeye devam etmeliyiz. Bu yıl boyunca gerçekçilik ve karamsarlık ile ilgili olan Oğlak burcunda geçen Jüpiter bizi bu sınava davet ediyor. Her şeye rağmen yaşam sevincimizi korumalıyız. Kendimizi depresyonun ve kaygının kollarına bırakmamalıyız. Zaten depresyon ve kaygı bağışıklık sistemimize de zarar verebilir. 
Sonbaharda Eylül ayından Kasım ayı ortalarına kadar yaklaşık iki ay boyunca geri gidecek olan Mars ile 13 Kasım tarihindeki Jüpiter- Plüton kavuşumun etkileri iç içe geçecek. Bu durum ülkelerin ve insanların yeniden başlamak için ortaya koyacağı mücadeleyi de ifade edebilir. Dünyadaki ekonomik, siyasi, sosyal dengenin yeniden yapılanacağı bir dönem ortaya çıkabilir. Çeşitli ülkelerde isyanlar çıkabilir. Zaten 21 Aralık günü gerçekleşecek olan Jüpiter- Satürn Kova burcu kavuşumu artık dünyanın Balık Çağından Kova Çağına geçmekte olduğunun en önemli işaretlerinden biri. 
Çağ geçişleri her zaman zorlayıcıdır. Yeni dünya düzeninin ayak seslerinin daha güçlü duyulacağı bir yıldayız. Umarım bu Kova ruhuna uygun eşitliğin, hümanizmin, bilimin ve gerçek bilginin ön planda olduğu bir düzen olur. Eğer bilim ve teknoloji kötüye kullanılırsa, Kova burcunun olumsuz yönleri olan sistemin istikrarsızlaşması ve insanların asosyalleşmesi ön plana çıkar. Adeta aşırı teknoloji kullanımı ile robotlaşmış insanların sayısı artar. 
Her çağ kendine özgü trendler yaratır. Balık çağı mistisizm ve sanat ilgili idi. Kova çağı; bilim, teknoloji, uzay vb. ile ilgili olacak.  Kova çağında sanatçılar yerine bilim insanlarının ve büyük teknoloji şirketi sahiplerinin ünlü olduğuna şahit olabiliriz. 
Sevgiyle kalın, kendinize iyi davranın… 

RANDEVU AL